Edebi Kişiliği

Orhan Veli Kanık'ın 1936 yılında başladığı şiir hayatı üç dönemde incelenebilir: 


  1. Garip öncesi (1936-1941)
  2. Garip dönemi (1941)
  3. Garip sonrası

  • GARİP ÖNCESİ

Bu dönemdeki şiirleri eski ve yeni şiirleri olmak üzere iki devrede incelenebilir.


1) Eski şiirleri

Orhan Veli'nin ilk şiirleri 1 Aralık 1936 tarihinde Varlık Dergisi'nde yayınlandı. O günlerde Ahmet Haşim'in Fransız sembolistlerinden ilham alarak oluşturduğu simgelerin gücünden yararlanan şiirlerinin takipçisiydi. 
Orhan Veli bu dönemde uyak kullanımına, benzetmelere ve sıfatlara geleneksel bir şekilde yer verdi. Ölüm, doğa, rüya, zaman, aşk gibi temaların işlendiği bu dönem eserlerinde hiç ironiye rastlanmaz. Şair henüz kendine ait bir dil geliştiremediği için şiir anlayışı ve mısra yapısında Baudelaire'in; konu, işleyiş, dil ve üslupta ise Necip Fazıl'ın etkisi altındaydı. Şiirlerinde ise yalnız ve mutsuz bir kişinin yaşamını anlattı; acılarını, isteklerini, aşklarını dile getirdi. Akıldan çok duyguya, gerçeklikten çok romantikliğe, toplumsallıktan çok bireyselliğe önem verdi. Bu açıdan da Kanık'ın edebiyat dünyasına girişi okuduğu ve sevdiği yabancı şairlerin etkilenerek ve Türkiye'de onları takip eden şairlerin arasına katılarak oldu. 

2)Yeni şiirleri
Şair, bu dönemde eski şiir anlayışından uzaklaşarak Garip akımının habercisi olan yeni bir tarz benimsedi. Yeni şiirlerinde abartılı bir dille yazılmıştır.
Eserlerinde ölçü ve uyağı, tasviri, şairaneliği, hayali, süsü ve zekâ oyunlarını kullanmaktan kaçındı. Sadelik ve basitliği önemseyen sanatçı, duygudan çok akla önem vermeye başladı. Kötümser, ironik, ümitsiz ve inançsız bir tavır sergilemektedir. Yeni şiirlerinin temaları ise çoğunlukla tabiat, insan, aşk, çocukluk, savaş, hayat, sarhoşluk ve seyahat oldu. Şair bu dönemde, çoğunlukla kısa şiirler yazmayan başladı. Eserleri Fransız edebiyatından esintiler de barındırıyordu. 
Kanık'ın bazı şiirlerinde oluşturmaya çalıştığı yeni tarzla ilgili acemiliği ortaya çıkar. Bu şiirlerde mısralar yan yana yazılınca bir nesir oluşur.

  • GARİP DÖNEMİ

Melih Cevdet ve Oktay Rıfat'la birlikte yayınladığı Garip kitabıyla birlikte şairin tarzının önceki dönemine göre daha tutarlılaşmış ve gelişmiş olduğu düşünülür. Yine aynı kitap için yazdığı önsöz Garip akımının manifestosu kabul edilir. Adını, Orhan Veli'nin çevresinden aldığı tepkilerden aldığı söylenen Garip akımı, kendisinden önceki şiir anlayışına bir tepki olarak doğdu. Kanık ve arkadaşları Ahmet Haşim'in eserlerini, Nazım Hikmet'in toplumcu şiirlerini ve hececileri reddetmişlerdi.


  • Klasik uyak düzenini ve vezni kullanılmadı.
  • Düzensiz ses yinelemeleri, sözcük öbeği yinelemeleri, söz dizimsel yinelemeler, ek yinelemeleri ve dizelerin aynen yinelenmesi gibi tekrarlara başvuruldu.
  • Konuşma dilinin doğallığı, sokak Türkçesi ve hatta halk argosu eserlere taşınmıştır. ("Kılıksız", "cıgara", "ıspanak", "rakı", "Hitler", "boyacı sandığı", "nasır" gibi kelimeler)
  • Romantizm anlayışı yıkıldı ve yalın bir dil ortaya çıktı (teşbih ve istiareyi kullanılmadı).
  • Türk şiirinde öteden beri soyut olarak dile getirilen evrensel hümanizmin yerine somut ve belirgin bir hümanizm kullanıldı.
  • Belirli kişileri hedef alan taşlama geleneği eserlere yansıdı.
  • Sosyal konulara da eğildi ve dar görüşler ile törelerin gülünçlüğünü alaylı sözcükler kullanarak anlatmaya çalıştı. Ayrıca, şairin hece ve sözcük bakımından boyutunu ve şiirdeki sayısını azaltarak dizenin şiirdeki egemenliğini ortadan kaldırdığı da söylenir.
  • Eski şiirlerdeki kahramanlaştırılan ideal insan tipinin yıkılmasına yol açıldı. 

  • GARİP SONRASI

Orhan Veli, "Garip sonrası" olarak adlandırılan 1945-1950 yılları arasında dört kitap yayınladı: Vazgeçemediğim (1945), Destan Gibi (1946), Yenisi (1947) ve Karşı (1949). Kanık'ın garip sonrası dönemde yazdığı şiirler "garibin devamı" ve "garipten farklı" olarak iki ana grupta toplanabilir. 

Bu dönemde düşünceleriyle birlikte eserleri de farklılaşmaya başlayan Orhan Veli'nin yıkıcılıktan ayrılarak yapıcılığa yönlendiği ve şiirinin estetik yönünü zenginleştirmeye çalıştığı gözlemlenebilir. Değişiminin göze çarpan yanlarından biri de şairin Vazgeçemediğim ile birlikte uyak kullanmaya başlaması oldu. Bu döneminin en ayırt edici özelliği ise şairin halk şiirine duyduğu ilginin eserlerine yansımasıydı. Bu konuda Orhan Veli bu dönemdeki şiirlerinde gülmece öğelerini azalttı. Asım Bezirci, Orhan Veli'nin bu tarz konulara eğilmeye başlamasının sebebinin II. Dünya Savaşı ardından pahalılık ve yoksulluğun alt tabaka kadar orta ve üst sınıfı da etkilemesi olduğunu iddia etti. Kanık'ın kelime kullanımı, dize ve cümle yapısı halk şiiri özellikleri taşıyan eserleri dışında benzer şekilde devam etti. Öte yandan ilk dönem şiirlerinde sık rastlanan yinelemeleri halk şiirine yaklaşması ile daha da fazla kullanmaya başladı. Şairin halk kültürüne olan bu yakınlaşması vefatı sebebiyle yarım kalmıştır.

Bütün bu eserlerinin ve yeniliklerin yanında Orhan Veli hikaye ve çeviri kitapları üzerinde de durmuştur.

Orhan Veli'nin kullandığı en önemli temalar aşağıdaki gibidir:
Toplum eleştirisi (ironi ve parodi tekniklerini kullanarak HardalnameCımbızlı ŞiirVatan İçinBedava ve Kuyruklu Şiir)
Aşk ve cinsellik (DedikoduSözTahatturŞanolu ŞiirSereserpeEski KarımAşk Resmigeçidi)
Çocukluk (AğaçKuş ve BulutRüyaRobenson)
Yaşama sevinci (Ne Kadar GüzelSokakta GiderkenGüzel HavalarBirdenbire)
Savaş (Bizim GibiTereyağıGangster), yolculuk (YolculukSeyahat


Orhan Veli'nin öncüsü olduğu Garip akımı dönemin genç şairlerine örnek olduğu gibi birçok ünlü şairini de etkiledi.Kanık'ın vefatının ardından Oktay Rifat ve Melih Cevdet yeni bir şiir geliştirmeye yönlenseler de 1950'ler boyunca Garip'in Türk edebiyat dünyası üzerindeki etkisi devam etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder